“Türk Sosyolojisinde Avrupa Eksenli Sosyolojiden Anglo-Sakson Eksenli Sosyolojiye Geçiş Süreci: Konular, Metodolojiler, Kuramsal Yaklaşımlar ve Kavramlar”

Türk sosyolojisi, modernleşme ve modernleşmenin ölçülmesi üzerine odaklanan iki ana eksen etrafında şekillenmiştir. İstanbul ekolü, modernleşme sürecini nasıl gerçekleştireceğimizi sorusuna odaklanırken, Ankara ekolü ise ne kadar modernleştiğimizi ölçmeye çalışmıştır. Bu iki eksen farklı sosyologlar ve metodolojiler tarafından temsil edilmiştir. Bu blog yazısında, Türk sosyolojisinin bu iki eksenine ve önde gelen sosyologlara odaklanacağız.

İstanbul ekolünün temsilcileri arasında Ziya Gökalp ve Prens Sabahattin bulunur. Prens Sabahattin, Anglo-sakson ekolünden etkilenmiş ve liberal bir model benimsemiştir. Hilmi Ziya Ülken ise Türk devletinin modernleşme sürecinde ortak mirası üzerine inşa edildiğini savunmuştur. Ziya Gökalp ise milli inşacı ekolün temsilcisidir. Fahri Fındıkoğlu ise ondan sonraki dönemde önemli bir temsilci olarak ortaya çıkmıştır. Fındıkoğlu’nun metodolojisi determenizm ve hürriyetçilik temelinde yapılandırılmıştır.

Ankara ekolü ise modernleşmenin ölçülmesi üzerine odaklanmıştır. Behice Boran, Mübeccel Belik Kıray, İbrahim Yasa gibi sosyologlar bu ekolün temsilcileridir. Bu dönemde köy monografileri ve yapısal işlevselci kuramlar kullanılarak modernleşme nicel olarak ölçülmeye çalışılmıştır. Niyazi Berkes, “Bazı Ankara Köyleri” adlı çalışmasıyla köylerin modernleşme düzeyini ölçmeye çalışmıştır.

II. Meşrutiyet dönemiyle birlikte Türk sosyolojisi yayınları, kitapları ve dersleri ortaya çıkmıştır. İstanbul ekolü, batılılaşma çabalarıyla dayanışmacılık, sosyal siyaset, millet ve milliyetçilik gibi kavramlar üzerinde durmuştur. Ankara ekolü ise köylerin modernleşme düzeyini ölçmeye çalışmıştır. Niyazi Berkes’in “Bazı Ankara Köyleri” adlı çalışması bu alanda önemli bir örnektir. Berkes, ayrıca Türk modernleşmesini teorikleştiren isimlerden biridir ve Osmanlı toplum yapısını ele almıştır.

Türk sosyolojisinin bu döneminde sosyalizm ve milliyetçilik kavramları bir araya gelmeye başlamıştır. Ulusalcılık ve ulusal sol hareketler, yön dergisi ve sosyologlar aracılığıyla ortaya çıkmıştır. İşlevselci sosyoloji ve pozitivist metodoloji ön plandadır. Sosyologlar genellikle kentleşme ve köylerle ilgili çalışmalara odaklanmışlardır. Niyazi Berkes, toplumsal değişimin nedenlerini bilmekle hızlı modernleşmeyi sağlamanın önemini vurgulamıştır. Behice Sadık Boran da köylerin toplumsal yapısını üretim yapısıyla ilişkilendirmiş ve köy kalkınması için öneriler sunmuştur.

İbrahim Yasa ise science social ekolünü benimseyerek toplumsal değişme, toplumsal yapı ve şehirleşme gibi konuları ele almıştır. Ayrıca Türk aile yapısı da bu dönemde önemli bir konu olarak ele alınmıştır. Mübeccel Belik Kıray ise toplumsal yapıyı tüketim yapısı olarak ele alarak tampon mekanizması kavramını ortaya atmıştır. Aynı zamanda köylülüğün çözülmesi, kentleşme ve gecekondulaşma gibi konuları da incelemiştir. Metropolitenleşme kavramını da saçaklanma kuramıyla açıklamış ve İstanbul’un sanayi merkezlerinin kent dışına taşınmasıyla metropollerin ortaya çıktığını ifade etmiştir. Bu dönemde Türk sosyolojisi, Türk modernleşmesinin problemlerine çözümler üretme ve ölçme konusunda yoğunlaşmıştır. Modernlik, genellikle şehirleşme ve sanayileşme olarak görülmüştür.

Ankara ekolünü benimseyen bir diğer sosyolog Doğa Ergun’dur. Daha evrensel bir toplum anlayışına sahiptir ve toplumun bireylerden önce yapı ve süreçlerle var olduğunu savunur. Yapısalcı-fonksiyonalizmi kabul etmez ve kuramsal yaklaşımı tarihi maddecilik ve diyalektiktir. Ziya Gökalp ve Prens Sabahattin’in oluşturduğu muhafazakar milliyetçi bir çizgiye karşı çıkar ve Türk toplumuna uygun bir sosyoloji inşa etme ve kuramları geliştirme ihtiyacı olduğunu belirtir. Toplumsal değişmeye odaklanır ve kimlik tartışmalarını da ele alır. Bu dönem Baykan Sezer ise, diğer sosyologlar gibi ulusalcılık ve sol vurgusu gibi kavramlar üzerinde durur.

Baykan Sezer, Türk sosyolojisinin mümkünlüğü üzerinden hareket eder. Sosyolojinin tarihini ve ortaya çıkış nedenlerini tartışır ve genel olarak sosyolojinin batının dünya egemenliğini savunmak için ortaya çıktığını ve batının çıkarlarıyla şekillendiğini ifade eder. Bu nedenle, Türk sosyolojisi yapılacaksa Türk toplumunun çıkarları doğrultusunda olmalıdır. Türk sosyolojisinin nasıl mümkün olabileceğini ele aldığı “Türk Sosyolojisinin Ana Sorunları” adlı kitabında batılılaşma ve modernleşme sorunlarını tartışır. Doğu-batı çatışması ekseninde bir sosyoloji inşa etmeye çalışır ve Kemal Tahir ve Marks’ın etkisinden yararlanır. Ayrıca, Türk sosyolojisine kuramsal bir içerik kazandırır.

Batılılaşmayı aslında eleştirir. Ona göre Osmanlı modernleşmesi bir taraf değiştirme ve batı soygununa izin vermedir. Batılı ve sosyolojik kuramların, özellikle geleneksel-modern, kime-neye göre gibi sınıflandırıcı kavramlaştırılmasına da eleştirel yaklaşır ve bunun ideolojik bir perspektif olduğunu söyler. Ayrıca Baykan Sezer, toplumlar arası ilişkilere odaklanır. Türk toplum gerçeğinin yeni kavramlarla ele alınması gerektiğini söyler ve kendi toplumsal gerçekliğimizi anlamamız için kendi tarihsel geçmişimize, kaynaklarımıza bakmamız gerektiğini söyler. Tarihi gelişme çizgisi de burada önemli bir kavramdır. Öncelikle tarihe bakılacak ve tarihi biçimlendiren bağımsız değişkenlerinde bir temel etki bulunacak. Ona göre bu temel etken de doğu-batı çatışmasıdır.

Son olarak modernleşmeci kuramcılar, bir toplumu açıklarken uç dinamiklere bakarlar. Bu kuramcılar, toplumun modernleşme sürecini analiz ederken, dönüşümü sağlayan belirli dinamikleri vurgularlar. Ancak, 1960’lı yıllardan itibaren ve özellikle az gelişme kuramlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, toplumun açıklanmasında diğer toplumlarla ilişkiler de önem kazanmıştır. Yani, toplumları anlamak için izole bir yaklaşımdan ziyade, toplumların diğer toplumlarla etkileşimlerini de göz önünde bulundurmanın gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu, toplumların kendi iç dinamiklerinin yanı sıra küresel ilişkilerin de toplum üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
BLOG
Published:

Owner

BLOG

Published:

Creative Fields